apibūdinimas

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, koyunlar meler, köpekler havlar iken büyük bir köyde çobanlık yaparak geçimini sağlayan genç bir adam yaşarmış. Bu adam sabahları güneşin doğuşuyla beraber uykudan kalktığı gibi köylünün koyunları toplayarak, köyün hemen dışındaki otlağa götürür. Otlakta akşama kadar koyunları güder. Akşam olmadan öncede mutlaka koyunlarla beraber köye geri dönermiş. Günler bu şekilde birbirini kovalarken, hep aynı şeyleri yapmaktan sıkılan Yalancı çoban, dağdaki koyunları otlatırken aklına eğlenmek için bir fikir gelmişti. Kendi kendine “Madem ki şu koyunları gütmek dışında yapacak hiçbir işim yok. En iyisi şu can sıkıntısını gidermek için köylülere eğlenceli bir oyun oynayayım.” diye söylenmiş. Köylülere nasıl bir oyun oynayacağını saatlerce düşünen yalancı çoban, en sonunda nasıl bir oyun oynayacağına karar vermiş. Bütün koyunları otlandıkları yerde bırakarak köye doğru gitmiş. Köye iyice yaklaştığı anda köylünün genelde bir arada olduğu köyün meydanına doğru hızlıca koşmaya başlamış. Köyün içine girince, hızını dahada artırıp, bağırmaya başlamış. “İmdat! imdat! Kurt, kurt geldi. Koyunlara saldırıyor. Yetişin imdat! imdat! Yardım edin.” diyormuş. Yalancı Çobanın bağırışları üzerine, meydandaki köylüler hemen çobanın peşine takılmışlar. Hep beraber çobanın koyunları otlattığı bölgeye doğru koşmaya başlamışlar. Koyunların olduğu yere vardıklarında etrafta kurt olmadığını ve koyunlarında güzelce otlandıklarını gören köylüler biraz olsada rahatlamışlar. Köylülerden biri kurt sürüye saldırdı yalanını söyleyen Çobana “Hani kurtlar nerede? Biz kurt göremiyoruz.” diye sormuş. O köylüye hiç cevap vermeyen Yalancı Çoban en sonunda kendini tutamayarak, fıkır fıkır gülmeye başlamış. Öylesine gülmüş ki, kendisini yere atarak ellerini yere vura vura gülmeye devam etmiş. Köylüler çobanın yaptıklarına kızmışlar, lakin kurt olmadığı için de sevinmişlerdi. Yalancı Çoban “Size küçük bir oyun oynayarak ve biraz da eğlenmek istedim.” demiş. Köylüler çobana ne kadar kızsalar da yapacak bir şey olmadığından, köye geri köye dönmüşlerdi. Günler bu şekilde bir birini kovalarken aradan epey bir zaman geçmişti. Canı yine sıkılan ve köylüye bir şaka daha yapmak isteyen Yalancı çoban, Koyunları otlakta bırakarak tekrar köye doğru gitmiş. Köye yaklaştığı esnada da yine koşar adımlarla köye girince “İmdat! imdat! Yardım edin çabuk olun, kurt koyunlara saldırdı. Koyunlar telef olmadan yardım edin. Çabuk olun.” diyerek yüksek sesle köylüye seslenmiş. Köylüler ona inanmadıklarından ilk önce peşine takılan olmamış. Ama meydanda oturan köylülerden biri “Sen yine geçen seferki gibi bizi kandırıyorsun değil mi? Bu sefer sana inanmıyoruz.” demiş Yalancı Çoban: “Hayır, hayır bu sefer gerçek, yalan söylemiyorum.” dedikten sonra köylüyü inandırmak için yemin içmeye başlamış. Ardından da “Eğer inanmıyorsanız benimle gelin ve kendi gözlerinizle olup biteni görün. Eğer gelmezseniz. Tüm hayvanlarınız telef olacak karar sizin isterseniz gelmeyin.” demiş, Köylülerden bir kısmı “Eğer gerçekse şimdi hayvanlarımız telef oluyordur. En iyisi yetişelim” demişler. Bir kısım köylü kalkınca meydandaki diğer köylülerde kalkarak çobanla birlikte koyunların olduğu yere doğru koşmaya başlamışlar. Koyunların olduğu yere ulaştıklarında etrafa bakınan köylüler birde ne görsün. Yine ortada kurt falan yok. Yalan söyleyen çoban yine köylüyü kandırmıştı. Köylülerden bazıları dayanamayarak Çoban’ı bir güzel hırpaladıktan sonra ona “Seni gidi yalancı çoban, Sen hiç utanmıyor musun? İkide bir bizi aldatmaya kalkışıyorsun.” diyerek de epey bir kızmışlar. Diğer köylülerin araya girmesiyle, çoban daha fazla dayak yemekten kurtulmuş. Köylüler ise kurt olmadığı için sevinçle köylerine geri dönmüşler. Yalan Söyleyen Çoban o gün yediği onca dayağın üzerine, uzun bir süre köylüyü kandırmaya kalkışmamıştı. Aradan günler geçmiş olmasına rağmen çobanın yalanlarını köylü unutmamıştı. Bunun farkında olan yalan söyleyen çoban her gün yaptığı gibi otlakta koyunları otlağa saldıktan sonra bir gölgede oturarak dinleniyormuş. O anda birden tepeden inen birkaç kurdun sürüye doğru hızla geldiğini görmüş. Yalancı Çoban, bu sefer korku ve telaş içerisinde yardım istemek için hızla köye doğru koşmaya başlamış. Köye ulaşınca yardım isteye isteye meydana gitmiş. “Koşun, yardım edin ne olur koşun. Bu sefer gerçekten kurt sürüye dadandı. Bütün koyunları telef etmek üzereler. Yalvarırım yardım edin!” demişse de Köyde ona inanan tek bir kişi dahi olmamış. Köylülerden biri “Hadi bizde yedik değil mi? Başka kapıya bizi iki defa aldattın. Aradan epey bir zaman geçince unuttuğumuzu düşünerek yine bizi kandırmaya çalışıyorsun. Bu sefer ne dersende sana inanmayız.” demiş. Köylüyü ikna etmek için her ne dediyse de, ne yaptıysa da tek bir köylü dahi ona inanmamıştı. Tek başına kalan çoban koyunları otlattığı alana gidince koyunları büyük çoğunluğunun kurdun saldırısına uğradığı görmüş. Yalancı Çoban daha önce yaptığı yanlışlar sebebiyle kimsenin artık kendisine inanmadığının farkına varmış ve Büyük bir ders almıştı. O yüzden artık hiç kimseye eğlence olsun diye de yalan söylememiş. Bu hikayedeki olaylarla ilgili 4-5 fotoğraf istiyorum.

Modelis

openjourney-v4


Padaryti Vaizdą Redaguoti Vaizdą

Gaukite geresnės kokybės išvestį su daugiau funkcijų

Tapk PRO


Susiję vaizdai

parsisiųsti

apibūdinimas

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, koyunlar meler, köpekler havlar iken büyük bir köyde çobanlık yaparak geçimini sağlayan genç bir adam yaşarmış. Bu adam sabahları güneşin doğuşuyla beraber uykudan kalktığı gibi köylünün koyunları toplayarak, köyün hemen dışındaki otlağa götürür. Otlakta akşama kadar koyunları güder. Akşam olmadan öncede mutlaka koyunlarla beraber köye geri dönermiş. Günler bu şekilde birbirini kovalarken, hep aynı şeyleri yapmaktan sıkılan Yalancı çoban, dağdaki koyunları otlatırken aklına eğlenmek için bir fikir gelmişti. Kendi kendine “Madem ki şu koyunları gütmek dışında yapacak hiçbir işim yok. En iyisi şu can sıkıntısını gidermek için köylülere eğlenceli bir oyun oynayayım.” diye söylenmiş. Köylülere nasıl bir oyun oynayacağını saatlerce düşünen yalancı çoban, en sonunda nasıl bir oyun oynayacağına karar vermiş. Bütün koyunları otlandıkları yerde bırakarak köye doğru gitmiş. Köye iyice yaklaştığı anda köylünün genelde bir arada olduğu köyün meydanına doğru hızlıca koşmaya başlamış. Köyün içine girince, hızını dahada artırıp, bağırmaya başlamış. “İmdat! imdat! Kurt, kurt geldi. Koyunlara saldırıyor. Yetişin imdat! imdat! Yardım edin.” diyormuş. Yalancı Çobanın bağırışları üzerine, meydandaki köylüler hemen çobanın peşine takılmışlar. Hep beraber çobanın koyunları otlattığı bölgeye doğru koşmaya başlamışlar. Koyunların olduğu yere vardıklarında etrafta kurt olmadığını ve koyunlarında güzelce otlandıklarını gören köylüler biraz olsada rahatlamışlar. Köylülerden biri kurt sürüye saldırdı yalanını söyleyen Çobana “Hani kurtlar nerede? Biz kurt göremiyoruz.” diye sormuş. O köylüye hiç cevap vermeyen Yalancı Çoban en sonunda kendini tutamayarak, fıkır fıkır gülmeye başlamış. Öylesine gülmüş ki, kendisini yere atarak ellerini yere vura vura gülmeye devam etmiş. Köylüler çobanın yaptıklarına kızmışlar, lakin kurt olmadığı için de sevinmişlerdi. Yalancı Çoban “Size küçük bir oyun oynayarak ve biraz da eğlenmek istedim.” demiş. Köylüler çobana ne kadar kızsalar da yapacak bir şey olmadığından, köye geri köye dönmüşlerdi. Günler bu şekilde bir birini kovalarken aradan epey bir zaman geçmişti. Canı yine sıkılan ve köylüye bir şaka daha yapmak isteyen Yalancı çoban, Koyunları otlakta bırakarak tekrar köye doğru gitmiş. Köye yaklaştığı esnada da yine koşar adımlarla köye girince “İmdat! imdat! Yardım edin çabuk olun, kurt koyunlara saldırdı. Koyunlar telef olmadan yardım edin. Çabuk olun.” diyerek yüksek sesle köylüye seslenmiş. Köylüler ona inanmadıklarından ilk önce peşine takılan olmamış. Ama meydanda oturan köylülerden biri “Sen yine geçen seferki gibi bizi kandırıyorsun değil mi? Bu sefer sana inanmıyoruz.” demiş Yalancı Çoban: “Hayır, hayır bu sefer gerçek, yalan söylemiyorum.” dedikten sonra köylüyü inandırmak için yemin içmeye başlamış. Ardından da “Eğer inanmıyorsanız benimle gelin ve kendi gözlerinizle olup biteni görün. Eğer gelmezseniz. Tüm hayvanlarınız telef olacak karar sizin isterseniz gelmeyin.” demiş, Köylülerden bir kısmı “Eğer gerçekse şimdi hayvanlarımız telef oluyordur. En iyisi yetişelim” demişler. Bir kısım köylü kalkınca meydandaki diğer köylülerde kalkarak çobanla birlikte koyunların olduğu yere doğru koşmaya başlamışlar. Koyunların olduğu yere ulaştıklarında etrafa bakınan köylüler birde ne görsün. Yine ortada kurt falan yok. Yalan söyleyen çoban yine köylüyü kandırmıştı. Köylülerden bazıları dayanamayarak Çoban’ı bir güzel hırpaladıktan sonra ona “Seni gidi yalancı çoban, Sen hiç utanmıyor musun? İkide bir bizi aldatmaya kalkışıyorsun.” diyerek de epey bir kızmışlar. Diğer köylülerin araya girmesiyle, çoban daha fazla dayak yemekten kurtulmuş. Köylüler ise kurt olmadığı için sevinçle köylerine geri dönmüşler. Yalan Söyleyen Çoban o gün yediği onca dayağın üzerine, uzun bir süre köylüyü kandırmaya kalkışmamıştı. Aradan günler geçmiş olmasına rağmen çobanın yalanlarını köylü unutmamıştı. Bunun farkında olan yalan söyleyen çoban her gün yaptığı gibi otlakta koyunları otlağa saldıktan sonra bir gölgede oturarak dinleniyormuş. O anda birden tepeden inen birkaç kurdun sürüye doğru hızla geldiğini görmüş. Yalancı Çoban, bu sefer korku ve telaş içerisinde yardım istemek için hızla köye doğru koşmaya başlamış. Köye ulaşınca yardım isteye isteye meydana gitmiş. “Koşun, yardım edin ne olur koşun. Bu sefer gerçekten kurt sürüye dadandı. Bütün koyunları telef etmek üzereler. Yalvarırım yardım edin!” demişse de Köyde ona inanan tek bir kişi dahi olmamış. Köylülerden biri “Hadi bizde yedik değil mi? Başka kapıya bizi iki defa aldattın. Aradan epey bir zaman geçince unuttuğumuzu düşünerek yine bizi kandırmaya çalışıyorsun. Bu sefer ne dersende sana inanmayız.” demiş. Köylüyü ikna etmek için her ne dediyse de, ne yaptıysa da tek bir köylü dahi ona inanmamıştı. Tek başına kalan çoban koyunları otlattığı alana gidince koyunları büyük çoğunluğunun kurdun saldırısına uğradığı görmüş. Yalancı Çoban daha önce yaptığı yanlışlar sebebiyle kimsenin artık kendisine inanmadığının farkına varmış ve Büyük bir ders almıştı. O yüzden artık hiç kimseye eğlence olsun diye de yalan söylememiş. Bu hikayedeki olaylarla ilgili 4-5 fotoğraf istiyorum.

#openjourney-v4


Padaryti Vaizdą Redaguoti Vaizdą

Gaukite geresnės kokybės išvestį su daugiau funkcijų

Tapk PRO